Thursday, June 28, 2012

Degisen dengeler ve Ortadogu'nun yakin gelecegi.

1. dunya savasindan beri dunyanin geri kalanindan izole olmanin verdigi guven ortamiu ile buyuyen ABD, dunya liderligini 2. dunya savasi sonrasinda tam olarak percinlemisti. Soguk savas sirasinda iki kutuplu dunya duzenine alisan ulkeler ABD'nin kayitsiz sartsiz olarak gerek simgesel, gerek ekonomik ve gerek silah ustunlugunu kabul etmis ve degismeyecekmiscesine bu duzene gore geleceklerini planlamislardi. Sovyet blogunun dagilmasinin ardindan ortaya cikan tablo, aslinda Rusya,nin aslinda dusunuldugu kadar buyuk bir guc olmadigini ortaya koydu. Bu durumda ABD tek lider ulke olarak arenada kalinca yaklasik 30 yil sure ile dunya gorece bir denge ve kaosdan uzak donem yasadi. Ta k' 2007 yilinda yasanan mali krize kadar. Bu kriz dunyaya dokunulamaz gorulen ABD'nin de kuresel anlamda kirilgan oldugunu gosterdi. Ve kanimca ABD'nin, eger gerekli onlemler alinmaz ise, dususu de baslamis oldu. Burada asil onemli olan zayiflayan bir ABD'nin dunya dengelerini nasil degistirecegidir. ABD sonrasi hic bir ekonomi ya da silahsal guc tek basina dunya liderligine birakin oynamayi aday olabilecek buyuklukte bile degildir. Bu durumda onumuzdeki 20 yil icerisinde eger ABD'nin dususu onlenemez ise dunya cok kutuplu ve daha kaotik bir doneme girecektir.Bu degisim sirasinda yeni gruplasmalar ve coklu lider ulkeler ortaya cikacaktir. Orneklemek gerekirse ABD, Cin, Hindistan ve Rusya gerek nufus ve gerek ekonomik buyukluk olarak coklu lider odaklarindan olacaktir. Bunun yaninda Almanya-Hollanda-Fransa bir yanda ve diger orta avrupa ulkeleri bir yanda olmak uzere olusacak bir cok paktlar ortaya cikabilir. Bunlar Rusya-Gurcistan-Beyaz Rusya, Brezilya'nin basi cekecegi guney amerika ve Turkiye'nin basi cekecegi islam ulkeleri olabilir. ABD'nin bolgesel kontrolun maliyetine katlanmak istemedigi gun geldiginde icazet verilerek Sudi Arabistan, Bahreyn, Katar, Kuveyt ve BAE ile arap yarimadasi, Azerbaycan ve Turkmenistan ile asya kokenli bir islam birligi adimlari atilabilir. Bu birlige Pakistan, Afganistan ve Malezya gibi ulkelerin katilmasini beklemek cok naifce olacaktir zira o ulkeler Cin'in ya da ABD destekli Japonya'nin liderlikleri arasinda secim yapmak zorunda olduklari bir donemde olacaklardir. Bu gelismeler isiginda ortadogu ise biraz daha karmasik ve cok eksenli bir kavga icinde kalacaktir. Hatta sicak bir savas durumu bile ortaya cikabilir. Soyleki zayiflayan bir ABD liderliginde yalniz kalacak ilk ve en onemli ulke Israil dir. israil bolgede varligini surdurmek icin yeni bir lider bulma durumundadir. Bu durumda Cin iyi bir secim olamayacagindan Rusya kozu oynanacaktir ki oynanmaya baslanmistir bile. Ote yandan gerek bolge ulkeleri ve gerek Turkiye acisindan bolgede Rus hakimiyeti ya da payi kabul edilemez durumdadir. Bu nedenle bolge icin yeni bir olusum ve paktlasma soz konusu olacaktir. Bu durumda yavas, yavas misyonunu tamamlamis NATO'dan kopan Turkiye liderliginde bir olusum olasidir. Yanlis anlamayin bu olusum ABD icazeti ve plani dahilinde olacaktir. ABD maliyeti azaltma amacli ileri us karakolu mantigi ile dunyayi kaostan koruma amacli ve kendi paralelinde yeni ve coklu liderli bir dunya duzeni kuracaktir. Bu sicak donemde Iran ortada kalacagindan yuzunu Cin'e donecegi mutlaktir. Bu durumda her ne kadar Rusya destegi var gibi gorunse de Iran acisindan cografi olarak daha uzak Cin ortakligi daha mantikli olacaktir. Tum bu denge savaslari ve stratejik planlamalar suresince en cabuj isinacak ve cok degiskenli denklem olan ortadogu'da sicak catismalar cikmasi ve bunlarin yakin gelecekte olmasi mutemeldir. Bu catismalar Israil-Iran, Israil-Suriye ve Israil-Filistin ekseninde olacaktir, Tek korkulu senaryo ise su an mevcut Suriye-Turkie sorununun tirmanarak bolgedeki topyekun bir savasin tetikleyicisi olma riskidir. En ufak bir sicak catisma durumunda Israil'in hic durmaksizin Iran'i vurmaya yeltenecegini dusunmek ne cocukca ne de gerceklerden uzak bir olasiliktir. Er ya da gec olacak bir savasin normal termininden belki 1-2 yil oncesine tasinmasi anlamina gelecektir. Sonuc olarak ABD onumuzdeki 20 yilin kademeli yetki devirlerinin planina ve uygulamasina kanimca baslamis durumda bu devir asamasi saglikli ve kontrollu, ya da en azindan planlandigi gibi olmaz ise, dunya dengesiz ve cok kutuplu bir doneme gececektir. Bu kacinilmaz.

Tuesday, June 26, 2012

NATO Toplantısının ardından

4. maddenin çalışmasını talep edilmesinin ardından yapılan Nato toplantısından çıkan bildiri bu şekilde. Zaten beklendiği şekilde çıktı fakat bazı konuları yorumlamadan edemeyeceğim. Öncelikle, her ne kadar görüş ayrılıklarım olsa da ve AKP yönetiminde T.C. Devleti kanımca bu krizi oldukça başarılı yönetti. NATO ve Uluslararası teammüllere uygun yollardan gidilmesi ve fevri davranılmaması bizler adına uluslararsaı camianın Suriye'yi kınaması sonucunu doğurdu. Ayrıca bir sonraki misilleme hareketlerimize de resmi zemin hazırlanmış oldu. Bu oldukça basit görünen NATO bildirisinin asıl anlamı ise yine kanımca şu şekilde. Suriye tarafından fütursuz biz hareket gelmedikçe, zaten talep edilmemiş olan 5. maddenin çalıştırılması arzu edilmemektedir. Uluslararası camiada suçlu Suriye kabul edilmiştir. Rusya haricinde, Çin dahil net destekçisi yoktur. Ve en önemlisi Suriye tarafından kara, hava ya da deniz ihlali gerçekleştiğinde, misilleme amaçlı doğrudan karşılık verilecektir. Yani Suriye'nin kullandığı sistem kullanılarak sınırlarımız için her türlü ihlali tehdit kabul ederek doğrudan karşılık vereceğiz. Bu durum Suriye açısından 1. çok dikkatli sınır uçuşları zorunluluğu 2. Deniz hareketliğinde kendisinin değil de Türkiye'nin kabul ettiği kıta sahanlığına kesin uymayı 3. Mülteci kamplarına kafasına estikçe ateş açma döneminin artık kapandığı ve bunun kara sınırlarında agresif bir yaklaşım algısı doğuracağı gerçeğini doğurmaktadır. Bu bağlamda önümüzdeki günlerde gerçekleşebilecek bir misilleme hareketinin oluşması Suriye'nin güvendiği Rusya'nın desteği nedeniyle bir maceraya atılması demek olacaktır. Hali hazırda Rusya'nın dünya liderliğine oynama adına bölgede tekrar başrol istemesi; Afganistan fiyaskosundan sonra gayet doğaldır. Fakat önemli olan bu başrol oynama isteği ile Rusya'nın risk almak istemesi doğal iken, bu oyuna alet olabilecek ülkelerin risk almak isteyip istememeleri ya da bu risklerin almaya değer olup olmadığı iyi tartılmalıdır. Yine paralel şekilde ABD ve AB'nin de bölge üzerindeki planları nedeni ile gösterebilecekleri aşırı destek de Türkiye açısından iyice tartılması gereken bir durum ve risk olarak kalacaktır.