Wednesday, December 15, 2010

Brilliance of the Seas gemisi ile Ege Gezisi notları 1





*Özgür Kocaeli Gazetesi’nden Semahat Gün’ün Müzeyyen Topçu TAN ile yaptığı röportajdan alıntı.
Dişhekimi Müzeyyen Topçu Tan ve eşi Dr. Ömer Tan’ın Brilliance of the Seas (Denizlerin parıltısı) gemisiyle; İstanbul’dan başlayıp Yunanistan’ın Mykonos ve Santorini Adaları, Kuşadası ve tekrar İstanbul’a dönüş ile tamamlanan muhteşem seyahatini dinleyeceğiz.
Bu güzel seyahati dinlemek bile yaşamak kadar güzel. Bize bu seyahati anlatacak olan çifti tanıyalım önce…
Müzeyyen Topçu TAN; SAKARYA-Hendek doğumlu…
1988 İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi mezunu. O tarihten bu yana ilimizde (Kocaeli) serbest dişhekimi olarak çalışmakta... Birçok sivil toplum örgütünün aktif üyeliği dışında; CHP Kocaeli il örgütünde il kurul üyeliği, il eğitim sekreterliği, il sekreterliği, 2007 genel seçimlerinde milletvekili adaylığı var yani gerçek anlamda elini taşın altına sokan ender kadınlarımızdan…
Ömer TAN Erzincan-Kemah doğumlu...1981 Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden mezun olup, çeşitli sağlık kurumlarında görev yaptıktan sonra iş yeri hekimi olarak mesleğini sürdürüyor. TAN çiftinin Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okuyan Ozan Kutay isimli bir oğulları var.
Müzeyyen hanım, seyahate çıkmaya karar verdikten sonra, gemiyi gördüğünüzde neler hissettiniz. Kısaca gemiyi anlatır mısınız?
Seyahate çıkacağımız ‘‘Brilliance of the Seas’’ gemisi Almanya’da yapılmış. Ayrıntıyı sevenler için belirteyim; Gemi 290 metre uzunluğunda, 32 metre genişliğinde, 8,5 m. su altı derinliği olan, 12 yolcu güvertesi, 9 yolcu asansörü, 3 pervanesi 2 dumansız gaz türbini ile 14 katlı muhteşem bir tasarım yani kısacası yüzen bir ada…
2500 konuk için hazırlanmış bu muhteşem gemi, kamaraları ve uluslararası 848 mürettebattan oluşan hizmetlisi, solaryum, güzellik salonu, üç havuz, üç jakuzili havuz, basketbol sahası, kaya tırmanış duvarı, golf sahaları, koşu yolları, dükkânlar, butikler, sanat ve foto galerisi, kahve evi revir vs. mevcut.
Böyle bir gemiyi görünce ve içeriye girince neler hissettiniz?Büyük bir gemide olacağımızı ve onunla seyahat edeceğimizi biliyordum ama geminin bu denli görkemli, bu denli büyük olacağını düşünememiştim açıkçası. Karaköy rıhtımında demirlenmiş Brilliance of the Seas gemisini görünce hayallerimin çok üstünde olduğunu fark edip, şaşırdım…
Yaklaşık iki bin kişinin seyahat edeceği Avrupa’dan uçakla İstanbul’a gelen yolcular vardı. da gemiye binilmeye başlandı. Gemiye binerken pasaportlarımızı aldılar ve bize ‘sea pas’ denen manyetik kartlar verdiler. Gemiye bu kartları kullanarak girebiliyorsunuz ve limanlarda inerken bu kartlarla çıkış yapabiliyorsunuz. Gemiye binip kamaramızı bulduk. İçeride PortoRicolu Richardo bizi güler yüzü ile karşıladı.

Kamaramız çok büyük değildi (daha büyük kamaralarda vardı) ama alan iyi değerlendirilmiş ve ergonomik kullanılmıştı. Eşyalarımızı yerleştirip gemiyi keşfe çıktık. Gezdikçe hayretimiz daha da arttı. Aklınıza gelebilecek her türlü konfor ve eğlence için gereken ne varsa düşünülmüştü. Gemide Süleyman Demirel Kültür Merkezi (Kocaeli) büyüklüğünde 1 tiyatro salonu, bilardo masaları, her katta ikişer üçer tane piyano ve oyun makineleri mevcuttu. Gemide hiç bir anınız boş geçmiyor. Sabah güvertede koşabilir veya spor salonunda aletli jimnastik yapabilirsiniz. Sonra yüzebilir ya da jakuzi de dinlenebilirsiniz. Masa tenisi, mini golf, basketbol oynayabilirsiniz. Kısacası spor yapmak için çok seçenek var. Zaten sürekli yemek yedikten sonra spor yapmazsanız on kilo fazlayla seyahati bitirirsiniz herhalde.
Gemide mutfak nasıldı, özellikle yedikleriniz?
Her saat atıştırabileceğiniz hafif yiyeceklerin sunulduğu açık büfelerin olduğu güvertelerin yanı sıra şık bir lokantada, klasik müzik eşliğinde yemek istiyor ve hizmet bekliyorsanız, Ministreal Restaurant’ı tercih ediyorsunuz. Bu lokantada canlı müzik eşliğinde size hizmet eden 75 ayrı ülkeden 1 müdür,3 şef garson,75 garson, 90 komi bulunuyor. Her masaya düşen garson sayısı da en az 2-3 kişi. Önce şef garson gelip hangi dilde mönü istediğinizi soruyor ve tavsiye edeceği yemeği söylüyor. İnsanı hizmet bunalımına sokuyorlar desem yeridir. Hatta ‘‘Istakoz ve karidesleri ayıklamamızı ister misiniz?’’ Diye soruyorlar. ‘‘Yok, o kadarda değil artık.’’ İnsan hizmetten sıkılır mı? Burada sıkılıyorsunuz. Bu arada İtalyan, Japon, Fransız mutfağından değişik lezzetler tatmayı da ihmal etmedik. Mahi mahi balığı, suşi İtalyan sebze çorbaları, risotti, pastalar (İtalyan makarna çeşitleri) ve inanılmaz güzel tatlılar. Garsonlar günde 16.000tabak yemek hazırlıyorlarmış...



No comments:

Post a Comment